Ekolojik dengenin korunması için bu çalışmalar beni umutlandırıyor
Projenin başlaması ile süreç nasıl ilerledi?
Proje ilk olarak katılımcıların ve ekiplerin kurulması ile başladı. İlk katılacak ekiplerin AR-GE biriminden olması ve ilk olarak yapılacak çalışmaların belirlenmesi için önemliydi. Daha sonrasında konaklamak için bir karavan kullanılması ve çoğumuzun bunu ilk kez deneyimleyecek olmasından dolayı hazırlanacağımız ve öğreneceğimiz diğer süreç oldu. Hazırlık aşamasında bizlere DEKAMER tarafından verilen deniz canlıları ile ilgili eğitime katıldım. Orada karşılaşacağımız ve bizlerin ihtiyacı olduğu ekipmanlar konusunda bilgi edindik. DEKAMER’de katılacağımız program uzun gece kum yürüyüşleri, karanlık ve sadece kırmızı ışık ile yolumuzu görme ve en önemlisi bastığımız kumun altında bir yuva olması ve benzeri durumlar bizi bu süreçte daha titiz hazırlanmamız gerektiğini gösterdi.
Akcoat’ın AR-GE altyapısından yararlanarak ne gibi projelere katkı sağlandı?
Ekibimizin ilk yaptığı aksiyonlardan birisi orada uzun yıllardır gönüllü olarak çalışan liderler ile konuşarak eksiklikleri öğrenmek oldu. Yapacağımız çalışmaları bu çerçevede planladık. İlk olarak biyolojik çalışmaların yapıldığı laboratuvarın yazın güneşin en yoğun olduğu dönemde sıcaktan korunması oldu. Bunun için termal yansıtıcı bir kaplamanın geliştirilmesi projesini başlattık. İkinci sorun ise deniz kaplumbağalarının beyaz ışıktan etkilenmeleri ve sahada sadece kırmızı ışık ile yön bulunması üzerine oldu. Dalyan İztuzu plajında 450 üzerindeki lokasyonların belirlenmesinde kullanılan çubukların üzerindeki yazının belirli bir mesafeden okunması gerekliydi. Bunun için karanlıkta parlayan kırmızı fosforlu kaplamanın geliştirilmesi projesini başlattık.
Ekolojik sürdürülebilirliği baz alan bir faaliyete katkı sunmak sizde hangi duyguları uyandırdı?
Sürdürülebilirlik şu an dünyanın üzerinde önemli çalışmaların olduğu bir konu... Ekolojik dengenin korunması için bu ve bunun gibi çalışmaları yapmamız gelecek için beni umutlandırıyor.
